Dünya gündeminde onca kriz ya da sorun varken nerden aklına geliyor bu tür kararlar almak hayret doğrusu. ABD Başkanı Donald Trump daha önce bu değişikliği yapacağını şöyle bir dile getirmişti ama bu kadar çabuk beklenmiyordu. Onlarca yıldır içinde yer aldığı binanın adından ötürü Pentagon olarak da adlandırdığımız Savunma Bakanlığı artık bu adla yok. Bakanlık, George Washington’un Amerika’nın ilk resmi ordusunu kurduğunda kullandığı isimle artık Savaş Bakanlığı olarak anılacak.
Trump’a göre Savaş Bakanlığı adının daha güçlü bir anlamı var. Ayrıca hem Birinci hem de İkinci dünya savaşlarını kazanmış bir ülke olarak sadece savunma yapmayacaklarını artık saldırı da yapacaklarını herkese duyurmak için bu değişiklik şart. Geçen ayki NATO zirvesinde ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’den Savaş Bakanı olarak söz etmesi bir dil sürçmesi değildi yani.
Bu ad değiştirmeler İkinci Trump Dönemi’nin eğilimlerinden biri haline geldi aslında. Bu dönemin ilk aylarında Hegseth, başlangıçta Konfederasyon liderlerinin adını taşıyan ordu üslerinin orijinal adlarına geri döneceğini duyurmuştu örneğin. Ancak, yedi üssün isimleri temelde aynı kalırken, aynı soyadına sahip farklı askerlerin isimleri verildi.
Maliyetli bir iş aslında bu ad değiştirmeler. Konfederasyon liderlerini onurlandıran askeri tesis ile varlıkları dönüştürmek üzere Kongre tarafından kurulan İsimlendirme Komisyonu, maliyetin yaklaşık 62,5 milyon dolar olacağını tahmin ediyor ki az değil.
Bu arada Trump’ın yeni Savaş Bakanlığı’nın 18. yüzyılın Savaş Bakanlığı’yla bir benzerliği yok aslında. Öncelikle, hiçbir zaman kabinede gerçek anlamıyla bir Savaş Bakanı olmadı. Başkan George Washington, Ağustos 1789’da, Amerikan iç savaşı sırasında yardımcısı olan Henry Knox’u, Konfederasyon Anlaşması uyarınca savaş bakanı olarak atamıştı, bir o var. İkincisi öyle adlandırılan Bakan savaşları değil ülkenin ordusunu yönetiyordu. Trump’ın anladığından farklı bir işlevi vardı yani.
Günümüz Savunma Bakanlığı Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Deniz Piyadeleri, Hava Kuvvetleri, nihayet en son eklenen Uzay Kuvvetleri olmak üzere beş kuvvete ayrılmış durumdaydı. Bunların hepsi, orijinal “Savaş Bakanlığı”ndan farklı bir tarihe sahiptir. Örneğin ABD, İngiltere’ye karşı Amerikan Devrim Savaşı sırasında deniz kuvvetlerini kullanmıştı, ancak çatışmanın ardından, ABD Donanması tarihine göre, “egemen devletlerin gevşek bir birleşimi” olan, ulusal bir donanmayı sürdürmek için yeterli vergi toplayamayan Amerika, deniz kuvvetlerini kullanmaya devam etti.
Hava Kuvvetleri de daha sonra 1947’de Başkan Harry Truman tarafından, Kara Kuvvetleri Hava Kolordusu’nun halefi olarak kuruldu. Yani gerçekten bu birimlerin farklı tarihleri var. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra savaşların silahlı kuvvetler arasında birliği zorunlu kıldığını düşünen ABD liderleri askeri yapıyı gözden geçirmişti.
Orduda birliği sağlamak amacıyla Başkan Harry Truman Temmuz 1947’de Ulusal Güvenlik Yasası’nı imzalayarak, bu yasa ile Donanma, Savaş Bakanlığı (Kara Kuvvetleri) ile Hava Kuvvetleri’ni Ulusal Askeri Teşkilat altında birleştirdi. Atanan sivil bir savunma bakanı da, Genelkurmay Başkanlığı’nı da denetleyecek bir poziyon olarak varoldu. İki yıl sonra yani 1949’da Truman bu kez Ulusal Güvenlik Yasası’nı değiştirerek Ulusal Askeri Teşkilat’ın adını Savunma Bakanlığı olarak değiştirdi. Truman değişikliğin silahlı kuvvetlerin “birleşmesi” anlamına geldiğini, “askeri kuvvetlerin verimliliğini arttırıp ekonomisini güçlendireceğini” savunurdu. Yani Savunma Bakanlığı ordunun birliğinin inşası konusunda örnek bir kurumdu.
Tam 76 yıldır varolan o Savunma Bakanlığı artık yok. Yeni kurulan Savaş Bakanlığı’nın orijinal Savaş Bakanlığı’yla da bir benzerliği yok.
Sanki ülkesi hiç yapmamış gibi “artık savunma değil saldırı da yapacağız” dediğine göre ne tür bir Savaş Bakanlığı oluşturulduğunu Trump’ın attığı adımlarla anlayabileceğiz demek ki.
“Savunma”dayken dünyayı bu kadar karıştıran Bakanlık “saldırı halindeyken” neler yapabilir bir fikrinmiz var tabii.
Bakalım neler göreceğiz.