Hisse senedi yatırımcısı sayısında son yıllarda büyük bir patlama yaşanıyor. Bunun arkasında birçok sebep sayılabilir. Negatif reel faizin yatırımcıyı alternatif yatırım araçlarına yönlendirmesi bu sebeplerin en başında geliyor muhtemelen. Bağlantılı olarak halka arzların bu kadar yoğun gerçekleşmesi ve her halka arzın en az 10 tavan yapması da yatırımcıları borsaya çeken ana faktörlerden oldu. Diğer taraftan teknolojinin gelişmesi, hesap açılışlarının kolaylaşması, rekabetin artması, komisyon oranlarının düşmesi gibi birçok unsur da sayılabilir. Yavaş yavaş da finansal okuryazarlığın artıyor olması ilginin arkasındaki diğer sebeplerden.
Fiziki olarak imkansız ötesi
Halihazırda 8.2 milyona yakın hisse senedi yatırımcısı var ülkemizde. Yani her 10 kişiden birinin hisse senedi yatırımcısı olduğunu görüyoruz. Bu çok büyük bir sayı. Yığılmanın 25-45 yaş arasında olduğunu söyleyebiliriz. Asıl çarpıcı olan hisse senedi yatırımcısı artış hızı. Bundan tam bir yıl önce 2023 Mayıs ayında hisse senedi yatırımcı sayısı 4.5 milyonmuş. Bir yılda neredeyse iki katına çıkmış bu alanda yatırımcı sayısı. Ondan bir yıl önce, yani 2022 Mayıs’ta bu sayı 2.4 milyon. Bir anda 3-4 katına çıkan yatırımcıların hisse senedi konusunda bilinçlendirilmesi maalesef fiziki imkanların ötesinde bir durum. Kaldı ki hisse senedi yatırımı gibi oldukça teknik bir konunun ülkemiz gibi temel eğitim konusunda karnesi pek parlak olmayan bir yerde idrak edilebilmesi için de gerçekten yoğun bir çaba gerekiyor. Bu çabanın tam manasıyla gösterildiğinden emin değilim. Sanıyorum biraz da kervan yolda düzülüyor.
Deniz tükendi
Bahsettiğim devasa büyüklükteki artış sürecinde yatırımcıların en büyük şanslarından biri makro ekonomi politikalarının bir şekilde yatırımcıların lehine olmasıydı. Düşük faizli borçlanabilme kabiliyeti hisse senedi yatırımcısının yatırım için kaynağa erişimini kolaylaştırdı. Diğer taraftan düşük faizli borçlanabilen halka açık şirketler faaliyetleri ötesinde büyük karlar yazabildiler, bu da gelir tablolarına yansıdı. Hal böyle olunca da hisse yatırımı yapan herkes oyuna nereden girerse girsin kazançlı çıktı.
Şimdi deniz tükenmiş gibi gözüküyor. Yüksek faiz politikası doğal olarak beraberinde bir takım sorunları getiriyor. Bu sorunlar, bir taraftan yatırımcının tasarruflarını faize yönlendirmesi şeklinde baş gösterirken diğer taraftan şirketlerin karlılıklarının yüksek faiz nedeniyle örselenmesi şeklinde karşımıza çıkıyor. Hal böyle olunca da yukarıda bahsettiğim iki yıllık dönemde “moda” olan sektörlerdeki populer şirketlerin değerlerinin çok üzerindeki fiyatları aşağı gelmeye başladı. Hatta halka arz olduktan çok kısa bir süre sonra halka arz fiyatının altına gelen hisse fiyatları olduğunu görmeye başladık. Mevcut politikanın bir süre daha devam edeceği hesaba katıldığında bu gidişatın sürmesi beklenebilir.
Halka arzlarda kayıp büyük
BIST30 ve BIST100 endeksleri yükselirken birçok hisse senedinin yatırımcısını üzdüğünü görüyoruz. İşte bunun sebebi yukarıda anlattığım paradigma değişikliği. Rakamlarla bakalım biraz. Bu noktada bize yardımcı olacak birkaç endeksimiz var. Bir tanesi BIST30, diğeri BIST100 içindeki 100 hisseden BIST30 hisselerini çıkardığımız BIST100 eksi BIST30 endeksi. Diğeri borsada işlem gören bütün hisse senetlerinden BIST100 hisselerini dışarıda bıraktığımız BISTTUM – BIST100 endeksi ve son olarak da “halka arz endeksi”. Bu endekste de halka arz edilen şirketler 2 yıl süreyle yer alıyorlar. (Endeks değişim bilgilerini finnet2000 platformundan aldım.)
Son 1 aylık getirilere baktığımızda BIST30’un getirisi %4.58, BIST100 – BIST 30’un getirisi %1.46, BISTTUM – BIST100 getirisi %1.13, halka arz endeksi getirisiyse %-5.81. Aynı endekslere 3 aylık baktığımızda fark daha da çarpıcı. Buna göre BIST30 getirisi %15.02, BIST100 – BIST30 getirisi %5.46, BISTTUM – BIST100 getirisi %3.04, halka arz endeksi getirisi %-11.08. Aylık mevduat ya da para piyasası fonu getirisinin yaklaşık %5, 3 aylık da yaklaşık %15 olduğunu düşündüğümüzde bahsettiğim getirilerin ne kadar yetersiz olduğu daha net görünüyor.
Sonuç itibariyle borsaya yeni gelen ve piyasa tabiriyle yan tahtalarda kalan yatırımcıların sınandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu sebeple hisse değerlemesi, hisse seçimi, çarpanların karşılaştırılması gibi konularda yatırımcıların gelişimi önceki döneme göre çok daha kritik bir hale geldi. Bu konuda daha fazla aksiyon alınması gerekli gibi gözüküyor.